DERTLİ BİR GÖNÜLLÜNÜN GÜNLLÜĞÜNDEN BİR SAYFA

Bazen oturur uzun uzun tefekkür ederdim. Eski zamanların geçtiğini düşünür, artık o seviyede imana, sabra, teslimiyete sahip birilerinin gelmeyeceğine kanaat getirir ölesiye üzülürdüm. “Ne talihsiz bir çağda yaşıyorum” derdim sitemkâr bir edayla. “Benim de kaderimde böyle acip bir çağda nefes alıp vermek varmış.” der hüzünlenirdim.

Lakin 330 gündür “Ey iman edenler! İman ediniz!” ayeti kerimesinin tecellisini müşahede etmekteyim. Hâşâ önceden iman etmiyormuşum da yeni müslüman olmuşum gibi bir iman kuvveti hasıl oldu gönlümde. Filistinlileri izliyorum hayretle.

Kardeşini defneden genç gülümseyerek “Hasbünallah ve nimel vekil” diyor, elhamdülillah ki şehit oldu diye seviniyor. Ve ekliyor: “Sıra bana da gelecek inşallah”

Bebeği bombardıman sonucu ölen adam çocuğu havaya kaldırıp “Bak canımı sana verdim. Artık benden razı mısın Yarab? Razıysan elhamdülillah. Benden daha çok al!” diyor.

6 çocuğu şehit olmuş kadın sadece “Allah bize yeter” diyor.

10 yaşındaki küçük kız “Allah bizi sevdiği için imtihan ediyor” diyor gülerek.

İki adam arabada içeceklerini içerken gülerek “Bu içecekler, burada içtiğimiz son içeceğimiz. Devamını cennette içeceğiz. Cennette görüşmek üzere” diyorlar.

Tanklar gençlerin üzerine yürürken gençler gülerek yerel danslarını yapıyorlar.

Kadınlar namaz kıyafetlerini giymiş, çocuklarını yanlarına almış şehit olmayı bekliyorlar.

Elleri kelepçelenip ölüme götürülen gençler, kahkahalarla gülüp zafer işareti yapıyorlar.

10 yaşındaki bir erkek çocuğu, dedesinin yemesi için uzattığı bir parça helvayı, “Dede ben oruçluyum. Öldüğümde oruçlu ölmek istediğim için sürekli oruç tutuyorum” diyerek reddediyor.

Bombardımana tabi tutulan 65 yaş üstü neneler, dedeler olayı anlatırken, kendilerini, ezbere şakır şakır Kur’an ayetleri okuyarak teselli ediyorlar. Donup kalıyorum resmen.

Yahu bu insanlar nasıl insanlar? Dostlar, Allah için söyleyin bana, biz gerçekten 2024 yılında mıyız? Nolur biri çıkıp söylesin bana, biz bu insanlarla aynı çağda mı yaşıyoruz? Aynı dine mi mensubuz?

Vallahi devrelerim yandı. Nolur biri beni aydınlatsın. Benim ülkemde, Starbucks’ta, Mc Donalds’da oturup yiyip içen, boykot etme zahmetinde bile bulunmayan, insan olmayı becerememiş gençlerin anne-babalarıyla, Filistinde evinin enkazının üzerinde oturup “Ne yaparlarsa yapsınlar burayı terk etmeyeceğiz. Burası bizim vatanımız” diyen 10 yaşındaki erkek çocuğun anne-babası aynı dine mi mensup?

Bacak bacak üstüne atıp “Elin Arabı her şeyi hak ediyor” diyen adamla, yıkıntıların arasında parçalanmış elleriyle ölmüş 4 çocuğunu arayan adam aynı cennete mi gidecek?

Kuş sütü eksik kahvaltı sofrasına burun kıvıran oğlumuzla, kız kardeşini yahudiden korumak için elindeki taştan başka sermayesi olmayan oğlan aynı cennete mi girecek?

Diş fırçalarken, bulaşık yıkarken tonlarca su israf eden adamla, yahudiler sularını kestiği için kanalizasyondan su içen adam aynı cennette mi ağırlanacak?

Namaz kıyafetiyle sabaha kadar şehit olmayı bekleyen kadınla, başı örtülü olduğu halde tiktok çekip vücudunu teşhir eden, her türlü kepazeliği yapan kadın ötede aynı cennetle mi mükafatlanacak?

Öldüğünde oruçlu ölmek için sürekli oruç tutan 10 yaşındaki İsmail Muaz ile, burger yeme, kahve içme keyfinden feragat etmeyen bizim tuzu kuru gençlerimiz ötede aynı mı karşılanacak?

Bomba sesleri altında kendilerini, ezbere şakır şakır okudukları Kuran ayetleri ile teselli eden 65 yaş üstü neneler, dedelerle, bizdeki Müge Anlı ve Esra Erol’un programının tek bir bölümünü kaçırmamak için Kuran kursuna gitmeyi reddeden neneler ve sosyal medyadan önüne gelene yürüyen dedeler aynı cennetin sakini mi olacak?

“Eşim, çocuklarım hayatta mı bilmiyorum. Şu an bunun benim için bir önemi yok. Şu an benim için Filistin’in özgürlüğü önemli” deyip evini terk eden, 38 gündür bir avuç gence komutanlık yapan gönüllerin kahramanı Ebu Ubeyde ile, sokakta dişi sıfatıyla yürüyen hiçbir canlıyı ıskalamayan, saçının telinden ayak uçlarına kadar her zerresini utanmadan inceleyen ahlaksız erkeklerimiz aynı dinin mensubu olarak mı muamele görecek?

Tamamı hafızlardan oluşan, kaza namazı olanın alınmadığı bir avuç ordunun sakinlerinin imanıyla, zahmet edip sabah namazına bile kalkmayan, telefon başında sabahlayan bir güruhun imanı aynı kefeye mi konulacak?

Allah dedikleri için her şeylerini kaybetmiş insanların imanıyla, indirime giren yahudi mallarını talan eden, insanlığını üç kuruşa satan insanların imanı bir mi tutulacak?

Dostlar! Filistine iyi bakın! Cennetin sakinleri 2024’te Filistin’de ikamet ediyor. Kalbindeki nûr yüzünü aydınlatan bu seçilmişlere iyi bakın! Şanslı insanlarız. Zira cennet ehlini dünyadayken, dünya gözüyle görmek öyle her kula nasip olmaz. Bize nasip oldu elhamdülillah.

Dostlar, hadi gelin kabul edelim. Hani sadece La ilahe illallah dediğimiz için kesin cennete gireceğimizi zannediyor, cenneti çantada keklik görüyorduk ya… Filistinliler bize 138 gündür adeta “Durun müslümanlar! Sınanmadan, denenmeden sadece inandık demekle cennete giremezsiniz. Müslüman öyle olunmaz, böyle olunur!” diye iman dersi veriyorlar. Nasıl müslüman olunacağını dökülen kanlarıyla, kaybettikleri mallarıyla, verdikleri canlarıyla gösteriyorlar.

Kuran’ı baştan sona okursanız, orada müminlerin, münafıkların, kâfirlerin ve müşriklerin vasıflarının ayet ayet anlatıldığını müşahede edersiniz.

Biz mi? Utanarak ve esefle ifade etmeliyim ki, biz de, Kur’an’da zikredilen münafıkların vasıflarının tamamını taşıyoruz. Ötede halimiz nice olur bilmiyorum.

Comments are closed.