Helal GIDA

Adaletsizlik hüküm sürdüğünde, İnsan haklarının ihlali bir norm haline gelir ve işlenmesi en kolay şeylerden biri olur. Şu anda dünyanın birçok yerinde şiddetlenen ve sayısız hayatı mahveden çatışmalar, en iğrenç suçlara yol açan adaletsizliğin doğrudan bir sonucudur.

Nelson Mandela, “Çünkü özgür olmak yalnızca zincirlerini atmak değil, başkalarının özgürlüğüne saygı duyan ve onu geliştiren bir şekilde yaşamaktır.” demiştir.

İnsan Hakları’nın ilk gerçek evrensel bildirgesi 1400 yıl önce Kuranı Kerimde ilan edilmiş ve yürürlüğe konmuştur:
” Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Nahl. Ayet 90)

Özellikle bu İslami insan hakları modeli, titizliği, vizyonu ve modern zamanlarla olan ilişkisi bakımından dikkat çekicidir ve aşağıda şöyle özetlenebilir:

kast ve renk gözetmeksizin Herkese özgürlük
Hayatın, servetin ve mülkün kutsallığı
Tüm ırkların eşitliği
Yüce Allah’ın ve yasanın gözünde adalet
Erkek ve Kadınların hakları ve yükümlülükleri.
Sömürü veya tekelcilik yok. Zenginler daha zengin, fakirler daha fakir olmamalı.
Başkalarının hakları korunmalı ve yerine getirilmelidir
“Ve vücudunun sizin üzerinizde bir hakkı vardır…”

Vücudun ilk ve en önemli hakkı, yalnızca Helal ve Haramın rehber ilkeleri aracılığıyla Allah ve Resulü’nün (s.a.v.) kabul edebileceği şeyleri tüketmektir. Kesinlikle Helal ve Tayyib bir diyeti ihmal etmek, vücudumuzun temel bir hakkını ihlal etmektir ve bu nedenle bir adaletsizlik eylemi haline gelir.

Bu İnsan Hakları Günü, yalnızca Helal ve Tayyib olarak kabul edilen şeyleri yiyerek kendimize ve vücudumuza karşı adil olmakla başlayalım ve Müslümanlar olarak üzerimize düşen diğer tüm hakları yerine getirmek otomatik olarak daha kolay hale gelecektir.

Geçmiş zaman bir yol göstericidir, bir bağlantı direği değil.